‘TAYYİP ERDOĞAN BENİM ŞİİRİMİ OKUMASIN’

Bazı eski dergileri ve kitap eklerini, bugün geldiğimiz yeri daha açık görmek için karıştırırım. Sahaflara da bu açıdan yaklaşır, böylece onlarca yılın değişimine zaman tünelinden geçiyormuşçasına şahit olurum. Bu yüzden şehrin en bilge yaşlıları gibi gelmiştir bana sahaflar. İşte, Hilmi Yavuz’un Kürşat Oğuz’a verdiği 16 Nisan 2006 tarihli söyleşide, şu sorunun altını cevabıyla birlikte çizmişim: “İster miydiniz Tayyip Erdoğan bir gün meydanlara çıkıp, Mehmet Akif yerine sizin şiirinizi okusun, Hilmi Yavuz der ki diye başlasın…” (Akşam Kitap)
       Gerçekten, şiir yazmadığı halde, sırf okuyuşuyla şairlerin gündemine girmeyi başardı Tayyip Erdoğan. Şair olan başbakanımız da vardı: Bülent Ecevit, ancak onun şiir konusunda Tayyip Erdoğan kadar karizma yaratamadığı açık, hatta öznel değil, bilimsel bir gerçek. Bülent Ecevit, duygusallıktan kaybetti, hem siyasette hem şiirde, yaşlılıkla gelen küskünlük ise onu bitirdi.
       Sanırım, şairler halka mal olmak için siyasilere ihtiyaç duymakta, durum bu raddeye vardı ne yazık ki. Tabii, Tayyip Erdoğan’ın şairler ünlensin için değil, sözü tam gediğine oturtmak için şiir okuduğunu bilmekteyiz. Daha çok da o, retoriğe yakın, ruhu coşturacak metinler seçiyor. Bir hatip tavrıdır bu. Hilmi Yavuz’un son derece nesnel ve şairane cevabına gelelim: “Benim bir şiirimin böyle herhangi bir bağlamda okunabilmesi mümkün değil. Olursa böyle bir şey çok şaşırırım. Ama istemem. Sadece Tayyip bey için değil herhangi bir siyasal parti liderinin benim şiirimi kendisine ilişkin bir sübjektif haz edinmenin ötesinde okunmasını istemem.” Hilmi Yavuz, kendi poetikasının haddini (sınır) iyi biliyor, zorlamıyor; meydanları inletsin için yazmadım ben şiirimi, ruha huzur versin diye söyledim, diyor. Ya da en azından ben böyle anlıyorum metni.
       Hatırlayın, şöyle bir inanış da vardır: İyi şiir, bestelenmez. Bu konu üzerine ben bir ara düşünmüş ve şu sonuca varmıştım: Sanat müziği üzerine rock müzik yapmak nasıl mümkün değilse, şiirin de bir müziği vardır, tekrar üzerine müzik yapamayız. Hilmi Yavuz, hele de poetika konusunda katı prensiplerle hareket ediyor, bir şeye inanmaya görsün. Ama yine de diyorum, Tayyip Erdoğan, en azından yemekli bir toplantıda Hilmi Yavuz’un şiirini okusa ve bu şiir üzerine yorumlar yapsa; Hilmi Yavuz sevinir, çünkü Divan edebiyatı geleneğine bağlı o, saray ve bürokrasi tarafından hatırlanmaktan rahatsızlık duymayacaktır.   

      Tetikçi

 

 

        

Yorum Gönder

0 Yorumlar