2013'ÜN ŞİİR YILLIKLARI HAKKINDA KISA DEĞERLENDİRME

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, 2013 başında da  -şiir sahasında- şiir yıllıkları dışında ilgi uyandıran herhangi bir gelişme olmadı; edebiyat ortamında çoğunluğun filan şairin şiir kitabını beklediğini sanmıyor; ama şiir yıllıklarına odaklandığını düşünüyorum. Şiir kitapları şiir yıllıklarından daha fazla heyecan uyandıramadıkça, ülkemiz şiiri ve şiir okurunun niteliğinden söz edemeyiz. Şiir yıllıklarının şiir kitaplarından daha fazla ilgi görmesinin başlıca iki sebebi var: Birincisi, büyük ideallerle topluma seslenme iddiası taşıyan şiir kitapları nadiren çıkıyor, onlar da art niyetli kişi ve merkezler tarafından gözden kaçırıldığı için bu kitapların layıkıyla değerlendirilmesi, gelecek nesillere kalıyor. Diğer neden ise şairlerimizin, maalesef, iyi şiir okuma arzusundan çok, muhtelif yayınlarda kendi şiirleriyle karşılaşma arzusu taşıması. 2012’de şiir yayımlamaya başlayıp 2013’teki yıllıklarda şiirini arayan genç şairler var, gene bu “gençlik” itibariyle anlaşılabilir bir şey; fakat kabul görmüş şairler filan yıllığa girememekten ötürü kıyameti koparıyorlar ki, bunun akılla mantıkla izahı yok. Genç ya da yaşlı, şair, yıllıklara değil; şiiriyle yaratacağı geleceğe gözlerini dikmelidir. Şahsi hayatımdan bir örnek vereceğim: Ben şiir yıllıklarına saygımı, daha 2010 senesinde, Hakan Arslanbenzer’in “Türk Şiiri 2008-2009” yayımlandığında yitirmiştim. Daha birkaç şiir yayımlamış olduğum halde beni yıllığına dâhil eden Arslanbenzer,  2000 senesinden bu yana yayımladığı şiir ve poetik yazılarıyla Türk şiirine -gözü görenler için söylüyorum- merhale kazandıran Zafer Acar’ı 2010 yılına dek yıllığına almamıştı. Buradaki dert belli, Zafer Acar’ı sözüm ona indirgemek; bu çok eski, bilindik bir taktiktir. Şu paradoksa bakın ki, bir sonraki yıllık içerisinde, hacim bakımından oldukça fazla yer tutan “Bireyseller” bölümünün başına aldı. Zafer Acar’ın şiir yıllıklarına benden daha sonra girmiş olması, şiir yıllıklarının meşruiyetini yitirmesi için yeter sebeptir. Bütün büyük edebiyat adamları bu tip haksızlıklarla karşılaştılarsa da kazanan şiir olmuştur.    

            Şimdiye dek [2013 yılında] dört şiir yıllığı yayımlandı, sanırım birkaç yıllık daha yayımlanacak. Zafer Acar’ın, “Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği” bünyesinde hazırladığı yıllık hakkında, müstakil bir metin yazacağımdan burada konuşmak istemiyorum. Mustafa Aydoğan’ın dört yıldır hazırladığı “Edebiyat Ortamı” yıllığı ise edebiyat camiasında önemli bir boşluğu dolduruyor, İslami kesimin şimdiye dek dışarıda tutulan dergileri, ilk defa “Edebiyat Ortamı” vesilesiyle bizim de yıllığımız var, demeye başladılar. “Edebiyat Ortamı-2013 Şiir Yıllığı” da gayet şık, ancak geçmiş yıllara göre bir zayıflama da gözden kaçmıyor değil. Mustafa Aydoğan, şiir seçiminde biraz daha detaylara eğilebilir, eleştirilerini daha geniş tutabilirmiş. Ayrıca Mustafa Aydoğan, şiirini yayımladığı şairlerin, bir de mısralar bölümüne mısralarını almasa ve bu bölüme daha ziyade genç şairlerden mısralar alsa daha bir isabet etmiş olur. Otuz yaşın üzerindekiler bu bölümden rahatsız olacak ancak şiir yayımlamaya yeni başlayan gençler, bundan mutluluk duyacaklardır. Mustafa Fırat ise “Dil ve Edebiyat”ın yıllığında soruşturma cevabı olarak yer alan metni, dört yıldır yayımladığı “Mühür Şiir Yıllığı”nın sunuşu olarak yayımlayarak, yıllığının saygınlığını daha baştan kendi eliyle yaralamış. Ayrıca yıllığını eleştirel metinlerle zenginleştirme yoluna gidebilirmiş, bu da “Mühür”ün yıllığı adına bir eksiklik. Diğer taraftan, Zafer Acar’ın yelpazeyi 1996 doğumlu şairlere kadar geniş tutması diğer yıllık hazırlayıcılarına cesaret vermiş, Mustafa Fırat da yıllığında 95-96 doğumlu genç şairlere yer açmış. Mustafa Ergin Kılıç’ın Şimşiir Ağacı-Şiir Yıllığı ise karmaşık bir yapıya sahip. Ayrıca Kılıç’ın, yayımladığı şiirleri, kendi aralarında en iyi on, en kötü on diye müzik kanalları gibi yarıştırması, yıllığının niteliğini düşürmüş. Fakat Kılıç’ın ciddi bir emek verdiğini söylemeliyiz. Öte yandan, Mustafa Fırat ve Ergin Kılıç’ın, 2012 içerisinde güçlü bir atağa geçen “Dil ve Edebiyat” dergisini çalışmalarına dahil etmemeleri, onlar adına önemli bir eksiklik olmuştur ve yıllık hazırlayarak gündemin nabzını tutma çabalarına halel getirmiştir. 
Aykut Nasip Kelebek



Yorum Gönder

0 Yorumlar