"BİR NOKTA"DA BİR HEZEYAN 

Bizde sadece edebiyat değil, eleştiri ve eleştiri ahlakı da deniz seviyesinde; zaten bunlar birbiriyle doğrudan ilişki içerisinde olan kavramlar. Toplum olarak, çoğunlukla, kime, nereden, nasıl yaklaşacağımızı; neyi ne şekilde sunacağımızı bilmiyoruz. Bir Nokta’nın Nisan sayısında, kapakta Necip Fazıl’ın fotoğrafıyla karşılaştığımda mutluluk duydum, içeride Necip Fazıl hakkında eleştiri yazıları bulunduğunu sandım. Fakat Mehmet Kurtoğlu’nun sol bakışın çamuruna batmış metniyle karşılaşınca, ister istemez, ‘Bir Nokta gibi bir dergide Yedi İklim’den tanıdığım Mehmet Kurtoğlu böyle şeyler yazıyorsa, biz ölmüşüz, cenazemizi kaldırmışlar, fakat bizim haberimiz yok’, dedim. Necip Fazıl hakkında yazarken, hiç zannetmiyorum, Özdemir İnce bile bu kadar hezeyanda bulunmamış, bu kadar kendisini alçaltmamıştır. Kaldı ki Özdemir İnce, İslam düşmanlığının bir uzantısı olarak Necip Fazıl düşmanlığı yapıyor, peki, Mehmet Kurtoğlu’na ne oluyor? Sözüm, sola şirin gözükmek adına Necip Fazıl düşmanlığına girişen bütün Müslüman kalemleredir: Akademisyenseniz, eleştirmenseniz, Necip Fazıl’ın eserine, fikriyatına, siyasetine odaklanın, oradan edebiyatımıza yeni yaklaşımlar, yeni tespitler kazandırın. Peki diyelim, eserini değil de illaki onun kişiliğini değerlendireceksiniz, kör Marksistlerin yazılarını bize yeniden aktarmanın anlamı ne, biz onları zaten biliyoruz. Siz, kendi dünya görüşünüzden, kendi fikirlerinizle, ama etraflıca, karşınızdakinin hakkını yemeden, onu karalamadan yazın. Böylesi bir tavır daha insani ve saygın olmaz mı? Kaldı ki biz, muazzam bir dürüstlükle kendi eleştirisini yapmış bir Necip Fazıl’dan bahsediyoruz.

Aykut Nasip Kelebek  

Yorum Gönder

0 Yorumlar