ŞİİR
YILLIKLARI:
MISRALAR BÖLÜMÜNE POETİK İTİRAZLAR
Edebiyatımızın meyve veren
ağaçlarından biri de kanaatimce şiir yıllıklarıdır. Yıl içerisinde ortaya konan
emeklere karşılık gelemeyecek de olsalar, ben ortaya konanı ciddi bir emek olarak
görüyorum. Meyve veren ağacın taşlandığını görmek için de iyi bir adres
yıllıklar. Ben bu yazıda genel bir yıllıklar değerlendirmesi yapmayacağım.
Amacım, şiir yıllıklarında son yıllarda ortaya çıkan bir yanılgıya değinmek.
Yani ağacın çürük meyvelerinden birini taşlamaktan söz ediyorum.
Hakan Arslanbenzer, “türk şiiri
2008-2009” adlı çalışmasının mısralar bölümünün başında, Türk şiir
eleştirisinin piri dediği Hüseyin Cöntürk ile aralarında geçen bir diyalogdan
yola çıkarak mısralar bölümünü niçin açtığını temellendirmeye koyulmuştu.
Cöntürk bir şiiri alması için tümünü beğenmeliymiş, ama kendisi
(H.Arslanbenzer) şairmiş ve bir şiirin bir kısmını beğenirse onu alabilirmiş.
Ayrıca Arslanbenzer mısra-beyit antolojilerini de görünce iyice ikna olmuş bu
düşünceye. Yanılgı dediğimiz şeyle ilgili önemli sayılabilecek bir cümle bu.
Kestirmeden, kendimi yormadan söylüyorum: Mısra-beyit gibi kavramlar geleneksel
şiirimize ait unsurlardır, modern şiirle beraber bu unsurların yeni bir yapıya
büründüğünü ya da farklı ve (çoğul) bir işleve sahip olduğunu edebiyat kuramlarını
çok bilmeyen birinden de işitebiliriz. Zira modern şiirin A, B, C’sine denk
geliyor bu son söylediğim. Ayrıca bu bakış bizi Yahya Kemal ve Ahmet Haşimlerin
gerisine götürecek denli tehlikeli. Şiirimizin aşamalarını görmezden gelmekle
birlikte bizi bu noktadan tepetaklak aşağı yuvarlayacak cinsten. Bu, işin
kuramsal çıkmazı. Pratik anlamda (şiir nezdinde) durumu değerlendirmek ise
işimizi daha da zorlaştırıyor, tek bir kelimeden ya da virgülden oluşan bir
mısra için bu bağlamda ne yapılabilir bilemiyorum, yıllık hazırlasam yapacak
bir şeyler olurdu belki, ama yapacaklarım virgül ya da K harfini mısralar
bölümüne taşımak olmazdı! Ayrıca şunu da söylemek gerek: Seçilen mısra ya da
mısralar seçici tarafından ‘ŞİİRİN TAMAMI’ okunarak alınıyor, yani şiir bütününün
yarattığı atmosferle oluşan duygu-düşüncenin bir parçası olarak okunuyor. Şiir
içinde öne çıkan kısımlar, güçlü ya da zayıf etki bıraksınlar, nihayetinde bir
bütün olarak varlar şiirde. Şiir yıllıklarına girdikleri gibi tek parça
değiller. Modern şiirin anjambman üzerinden yürüdüğü söylemek bile gereksiz bu
noktada. Sonuç olarak şiiri parçalamak, en çok ayıklanan kısma zarar veriyor.
Mısraı doğal yaşam alanından uzaklaştırıp nefessiz bırakmakla kalmıyor, şiiri
de mısraa indirgemiş oluyorsunuz. Şu benzetme somutlaştırma açısından zihin
açıcı olabilir: Bir futbolcuyu genel anlamda iyi futbolcu olduğu için değil de
iyi taç atışı kullanıyor diyerek transfer etmezsiniz herhalde, tabii taç atışı
dışında bir atak organizasyonuna sahipseniz! (Aklıma burda Stoke city'li Rory Delap gelmiyor değil. Vasat Stoke takımı için vazgeçilmez olan Delap, yıllardır taş atışı ve Stoke City takımı arasında gidip geldi ne yazık ki!)Yanılgının ortaya çıktığı yıllık, Hakan Arslanbenzer’in yıllığı, şu an çıkmıyor. Fakat Mustafa Aydoğan’ın dört yıldır yayımlanan yıllığında, ‘Şiir Parçacıkları’na ayrılan bir bölüm var. Yukarıda söylediklerim başarılı bir yıllık ortaya koyan Mustafa Aydoğan için güncel değer taşımakta. Bir de yıllık çıkarmayı düşünenler için söyledim bunları. Kuruyan ağaçları taşlamak ise tarzıma pek uygun değil.
Abdullah İLHAN
0 Yorumlar