"SÖYLE SESSİZLİK", BİR ŞEY SÖYLÜYOR MU?
Fatma
Şengil Süzer’in ikinci şiir kitabı “Söyle Sessizlik”, geçtiğimiz günlerde Okur
Kitaplığı’ndan çıktı, doğrusu Süzer’den yeni bir şiir kitabı bekliyordum, son
dönemde muhtelif dergilerde sıklıkla görünüyordu. Evvela, “Söyle Sessizlik”in
isabetli bir kitap ismi olduğunu düşünmüyorum, belki uzaktan uzağa mistik
çağrışımlar yaratmasından ötürü Süzer’in şiirini karşılayabilir, ne ki fazlaca
klişe bir ifade kanaatimce. Her neyse, 70 doğumlu Süzer’i, sanırım 90 kuşağı
şairleri arasında saymamız gerekecek, bu kuşak şairleri arasında Fatma Şengil,
mütevazı bir konuma sahip, bu durum, onun şiirinin biçimsel özelliklerinden de
çıkarılabilir, onu şimdiye kadar poetik tartışmalarda görmedik, ayrıca onun, şiirinin
niteliği bir kenara, nicelik olarak da akranlarının epey bir gerisinde olduğunu
söylemeliyiz. Sanırım vaktiyle hikaye ve masal gibi türlerle de ilgilenmiş olması,
şiiri kimi zamanlarda geri plana atmasına neden olmuş. Dönelim kitaba, Fatma
Şengil’in Adem ile Havva’ya göndermelerde bulunarak açılan kitabında; siyasi,
kültürel ve sosyal katmanlar oldukça silik kalırken, ontolojik-mistik gösterge
ve duyuşların şiirlere hakim olduğunu görüyoruz. Tercih ettiği bu temalar
nedeniyle, onunla Cevdet Karal arasında bir ruh akrabalığından söz edilebilir;
fakat onda, Cevdet Karal’da ve diğer nitelikli şairlerde karşılaştığımız -Yahya
Kemal’in kullandığı anlamda- “aşk” duygusuyla pek karşılaşmayız. Bu bağlamda,
İtibar’ın Mayıs sayısında “Söyle Sessizlik” ile ilgili değerlendirmesinde, Suavi
Kemal Yazgıç’ın Süzer’in şiirini abartılı övgülerle değerlendirdiğini
düşünüyorum. Ancak bunları söylerken,
Süzer şiirinin dikkate değer taraflarını gözden kaçırmak da istemem, “Söyle
Sessizlik”i okuyanlar, şiirsel haz veren nitelikli ifadeler ve imajlarla da
karşılaşacaklar çünkü.
0 Yorumlar