"ANATOMİ SEANSLARI"NIN VAAT ETTİKLERİ

Anatomi Seansları

I

Marmara’yı boşalttın ağzından
dalgaları baldandı
yapış yapış oldu yüzüm
kız kulesi’nin ışıkları kapandı
bir gemi gibi gezdim boğazında
dümenimi omzundan aşağı kırdım
dönecekken burnunda titreyen sese
yolumu kapadı kar
karşıma çıktı:
çifte kubbeli medrese
secdeden kalkmadım sabaha kadar
bir melek nuru emdi dudaklarım
bir dünya şerbeti içti
…………………………..
ayaklarım yerdeyken
gökler arasında başım
Allah’ım gündüz mü gece mi bu
yoksa miraçta mıyım

Aykut Nasip Kelebek’in bu şiirinin devamı da var. Ama ben buraya bu kadarını almakla yetindim. Şiiri bilenler bilir, iyi bir başlangıç, şiirin sonunu da tavsamadan getirtebilir şaire. Yani her şiirde aslında başlangıç, sonun da habercisi anlamına gelir. Gerçi bir şiirde başlangıcın ve sonun olmadığını biliyoruz. Özellikle bizim şiirimizde. Çünkü modern şiirimizin ilk şairlerinden Ahmet Haşim’in genç şairlere ilk tavsiyesi, şiirde bir başlangıç bölümü inşa etmemeleri olmuştur. Burada dillendirmeye çalıştığımız şey lafın gelişi itibariyle böyledir.
     “Anatomi Seansları”, birkaç yıl önce Yedi İklim dergisinde yayımlanmıştı. Dergileri karıştırırken geçen günlerde bu şiirle karşılaştım. Aslında Aykut Nasip Kelebek’in aklımda kalmış bu şiirini tamamıyla bir kez daha okumuş oldum. İyi şiirler gerçekten zamanla ne yapı olarak ne etki olarak mahiyetinden bir şeyler kaybediyor. İyi şiiri saklayan mineraller vardır. Okuyucuya sirayet etme, sağlam bir hafızaya, kültüre dayanma, masum ve aynı zamanda güçlü olma… “Anatomi Seansları”nda iyi bir şiiri besleyen vitaminler bolca mevcuttur. Şairin, sanırım Eylül ayında çıkacak olan ilk kitabında en çok “Anatomi Seansları”nı seveceğimi şimdiden söyleyebilirim.
     Ama asıl önemli tarafı şiirin, şiirde İslam kültür sesinin duyulmasıdır. “Anatomi Seansları”nda  başka kültürlerin pek etkisi yoktur. Şiir, tamamen yerli, tamamen bizden.  Bundandır, her şiir okuyucusuna tanıdık, samimi ve candan duruyor. Geniş bir tarihi birikimi ve şimdiki zamanı modern şiirde buluşturmayı başarıyor.
     Yeni kuşağın bu şiiri okumasını öneririm kendi payıma. Şiirin yaslanması gereken tarih, güncellik, duygu gibi unsurlar çok kararında kullanılmıştır bu şiirde. Ben iyi şiiri hep terzinin dikiş atmasına benzetmişimdir. Ki o terzi dikişin birini içerden diğerini dışarıdan atar. Yani bir maveradan bir dünyadan gibi bir şey bu. Yani iki ucu bir araya getirme meselesi de olabilir bunun adı. İyi şiirde mavera ve güncel koşullar genelde bir yerde buluşur.
     Aslında bu tür şiirlerin fiyakası da öyle kolayca bozulmaz. Genç şairlere bir de bunu bildirmek isterim. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, onu alt edemezsiniz. Hakikaten sağlam bir gençlik şiiridir böylesi şiirler. Yalın, derin ve insanı kucaklayan türdendir. Bir timsah derisine sahiptir aynı zamanda. Ancak kulak ardındaki boşluğu yakalayıp ateş ettiğiniz sürece onu sarsma şansınız olabilir. Bu da bir bakıma şiirin ölmesi değil, özünü koruyarak bilgece yaşlanması ya da bir işaret taşı olarak kenara çekilmesi anlamına gelmektedir. Bunun yolu ise başka bir hayattan, İslam şiirinin yeni bir estetikle kendini başkaca bir kompozisyonda bulmasından ileri gelir. Zamanın ruhunun değişmesinden yani.

Yeprem Türk 

Yorum Gönder

0 Yorumlar