GENÇ KALACAK BİR ŞİİR: "SEN-ÇEKİMİ"

Bir kar topu gibi yuvarlayıp büyüyen bedenimi
Kandan candan bir adam yapar mısın
Sen her sabah annenin karnından uyanıyorsun
Bense bir çocuğun ellerinden üşüyen ellerinden
Farkında değilsin güneş gözlerinden yükseliyor gökyüzüne
Bunu ben ellerine bir gözyaşı gibi düşünce anlıyorsun
Yağmur Allah’tan koparcasına toprağa düşer ya
Düşer de bir cam bardak gibi kırılır ya                                    
Sen kırılırsan yere ben dökülürüm
Damla damla değil parça parça
(Dil ve Edebiyat Şiir Yıllığı, 2012, Zafer Acar)

Abdullah İlhan, Sen-Çekimi şiirini 2012 yılında yazdı. Şiir konusunda Diriliş dışında bazı şiir anlayışlarının da yaşandığı bir zamanda. Daha sonra Dergâh gibi dergilerde birkaç genç şairde etkisini gösterdi, şiir. Şiirin kırılganlığı ve şiirin dilindeki tatlı hava onlara sirayet etmiş olabilir. Sonuçta Abdullah İlhan’ın Sen-Çekimi, başka çevrelerde yayımlanan kaba saba ve habis şiirlerin içinde kendini gösterecek güzel ve kaliteli bir şiirdi.
Şiirinde, bir önceki kuşaktan kalma şiddet ve taşralılık dolu tavırlardan uzak duran bir şair Abdullah İlhan. Bu hususta hassasiyetleri var. Dikkatli. İnsan, şair de olsa sonuçta kabalığını her zaman çağa taşımasını iyi biliyor. Yenilemesini de. Hem de değişik imajlar altında yaparak şiddetin kabul görmesini sağlayabiliyor. Şiirimiz de dünya şiiri de belirttiğimiz çerçevede epey doygun sayılır. Ama sonuçta şiirin içindeki temiz duygulardan, merhametten, inançtan başka bir şey kalmıyor şiirden geriye. Güzelliğin ismi değişse bile güzelliğin kendisi hep kalıyor. Yani hoş olan şeyler, şairini bulup kendisini yazdırıyor. Sen-Çekimi tamı tamına buna uygun bir şiir.
Sen-Çekimi aynı zamanda geçen yılın en iyi şiirlerinden biridir. Abdullah İlhan’ın şahsiyetini çok iyi yansıtmış. Şiirin konusu da önemli değil hani burada. Mesela son zamanlarda Abdullah İlhan, siyasal meselelere kafa yoran şiirler yazıyor ama şiirdeki şahsiyet yine aynı şahsiyettir. Konular, trajediler veya duygular değişiyor sadece. Zamanla, estetik ve poetik bir gelişmeden de bahsedebiliriz. Son şiirleri bu bağlamda daha sağlamdır Abdullah İlhan’ın. Estetik, biçim ve konu git gide daha bütünleşiyor. Şiirinde önemli toplumsal-siyasal olayları işlediği gibi şiirin estetik yanının ipini elinden bırakmıyor. Bazen bu tür konuları işlemekten dolayı şairler olumsuz eleştiriler alabilirler fakat içinde yaşadığı toplum adına bir görüş belirtmemiş şairlerin kalıcı olmadıklarını biliyoruz. Estetik yanıyla bilinen Yahya Kemal bile, zamanında yaşanan medeniyet bozgununu anlatmıştır şiirinde en çok. Bozgun halindeki bir milletin kaygılarını, çıkmazlarını kazımıştır şiirine.
Konumuz bir marangoz, bir bilgisayar programcısı değil.  İnsanıyla sevinen, onunla düşüp kalkan bir şairden bahsediyoruz metinde. Her açıdan.
            Şimdi, biçimcilik, estetik öncelemesi derken aklıma geldi. Bu konuda gösterebileceğim en iyi dize Paul Eluard’dan olur. Bir bardak şarap varsa İspanya’da/ Milletin olmalıdır’ mısraı da ona aittir.  Ve geleneksel şiir tutumumuza bu dahildir.  İnsanın güzelliği insandan yüce, demiştir bir şiirinde de. Böyle bir dize, insanın unutulup da güzelliğinin peşine düşülmesinden başka bir anlama gelmez. Bu sözün sanat olması bir şeyi değiştirmez de. İnsan ontolojik olarak araya gitmiştir, yukarıdaki mısrada. Kapitalizm de, ırgat sahibi zalim ağa da avenesine aynı şeyi yapar aslında. Onlar için insan, sağladığı faydalar dışında umurda değildir. Abdullah İlhan bu manada, şiirdeki dengeyi sağlayabilen iyi bir genç şairdir.
           
            Yeprem Türk

            Not: Soldan Sağa-Ayaktakiler: Abdullah İlhan, Aykut Nasip Kelebek
Cahit Koytak, Üzeyir İlbak, Zafer Acar

Yorum Gönder

0 Yorumlar