ŞAKİR KURTULMUŞ’UN YENİ ŞİİR KİTABI: BU KUYUDA YUSUF YOK
Şakir
Kurtulmuş, ilk şiir kitabını (Ah Güzel Bir Gün) 80’lerde yayımlayıp şiire ara
vermiş, uzun bir aradan sonra edebiyata dönüş yaptı, geçtiğimiz yıl, Yedi İklim
sayfalarında. Bu yıl içinde de “Yusuf’un
Kuyusu” adlı ikinci şiir kitabını yayımladı. Şakir Kurtulmuş gençlik
dönemlerinde fazla dikkat çekmemiş, konuşulmamış bir şair; dolayısıyla dönüşü
de edebiyat çevrelerinde ses getirmedi. Kitabı konuşacak olursak, Kurtulmuş; 2010’lu
yıllarda, 80’lerdeki şiir diliyle yazmaya devam ediyor. Bazı istisnalar
dışında, yaşadığımız günlerin sıcaklığı, coşkusu yok onun şiirinde. Bununla
birlikte, Mavera’da yetişmiş olmak, onda kültür ve medeniyet anlamında bir
farkındalık yaratmıştır. İslami düşünce geleneğini benimsemiş olan şair, zaman
zaman siyasi yaklaşımlarda bulunarak 80 kuşağından ayrılıyor:
“gazze’de kurşunlarla savaşan bir çocuğun
gözlerinde dünyaya ait izi silmekte
anne
unutmuş gibidir bizimkiler gülmeyi
sizinkiler şuh kahkahaların içinde cihangirde”
Yine de Gazze Cihangir karşıtlığından fazlasına ihtiyacımız var. “Yusufun
Kuyusu”, geleneğin izinde ilerleyen dört uzun şiirden oluşuyor, ancak bunlar,
uzun şiirin sahip olması gereken niteliklerden yoksun, bu şiirleri sonuna dek
sıkılmadan okumak güç. Ayrıca bu şiirlerde, gelenek modern unsurlarla
işlenmiyor; bir nostalji olarak, gelişigüzel şiirlere aktarılıyor. Şakir
Kurtulmuş, klasik edebiyatımızın gül ve bülbül gibi mazmunlarını kullanmış
mesela; ama onları yeni bir özle donatamamış, gül ve bülbül,
nostaljik/muhafazakar unsurlar olarak duruyor onda. “Yusuf’un Kuyusu”ndaki
şiirler, Sezai Karakoç’un “Hızır’la Kırk Saat” ve “Gül Muştusu” kitaplarının
etkisi altında yazılmış gibi; ama söz konusu şiirler, ne Sezai Karakoç
şiirinden gereğince faydalanıyor, ne de geleneğin işlenişine yeni teklifler
getiriyor: Bu kuyuda Yusuf yok.
Aykut Nasip Kelebek
0 Yorumlar