YEPREM TÜRK İLE SÖYLEŞİ: "MEDENİYETTEN ÖNCE DEVLET GEREKLİ"


"Kuruluş" çevresinden Yeprem Türk'ün ilk şiir kitabı "Önemli Olan", Yedi İklim Yayınları'ndan çıktı. Kitap, Yedi İklim Dergisi'nin Temmuz sayısıyla okurlara ulaştırılacak. Yeprem Türk'le yeni kitabı sonrasında ilk söyleşiyi, Tetkikçi gerçekleştirdi. 

Şiirle ilişkiniz ne zaman başladı?

Dünyabizimcom’da Aykut Nasip Kelebek ile bu konuda söyleştik, aslında. Ama diyebilirim ki, şiir Doğu’ya ait bir tür olmasaydı şiir yazmazdım. Belki şiir yazmak aklıma bile gelmeyebilirdi. Hatta Rimbaud’yu, Baudelaire’i sırf Doğu’ya ait bir edebi türü geliştirdikleri, taçlandırdıkları için severim. Batılı olsaydım da şiir yazmazdım. Geleceğim adına nesrime devam ederdim. Çünkü, şiirin dünyayı ikiye ayırması, nesrin Batı’da ilgi görmesi tevil kaldırmaz. Varoluşsal olarak böyledir durum. Ömer Hayyam, Fuzuli insan nasıl iyi şiir yazar, bu temelde çok düşünmüşlerdir ama niye şiir yazdıkları konusunu şiire olan doğal uyumları dışında başka bir şeyle açıklama gereği hissetmemişlerdir. Çünkü şiir Doğu yaşamında çarşılarda satılan ekmekler, köşe başlarında duran ağaçlar kadar gerçektir ve hayata yakındır.

Medeniyet ile şiir yan yana yani?

Bence, medeniyetten önce o medeniyetin devleti gereklidir. Küçük bir cumhuriyet içinde ebedi kalma fikriyle büyük medeniyete ulaşma düşüncesi birbirine uymaz. Bu sebepten olsa gerek bazı şair ve yazarlarımız medeniyet kavramına uzak duruyorlar. Hatta, bazı çevreler  medeniyet kelimesine karşı mesafeli durmaya bile başladılar.. Çünkü cumhuriyet pastoraldır, geleneksel damarları boğmuş, geleneği hareket edemez hale getirmiştir. Ebedi bir cumhuriyetten medeniyet ağacının meyvesine uzanmak hayaldir. Küçük cumhuriyetlerde, Cumhuriyette kurtulma fikri olmadıkça aslında medeniyet de yoktur.  Medeniyetten önce, gerekli olan şey devlet fikrine yaklaşmaktır. Aslında Cumhuriyet demek, modern boylar demektir. Avrupa Birliği ya da Batı uygarlığı beyliklerden oluşmuş bir bütündür. Sadece Fransa veya İngiltere’nin büyük bir dünya oluşturmaya gücü yetmez. Ancak birlikte bir uygarlık oluşturabilirler. Örneğin Amerika aynı etkiyi, yine modern beylikler bütünlüğüyle oluşturdu, kendi uygarlık alanını ‘Devlet’ şeklinde olmanın enerjisiyle var etti. Medeniyetten önce medeniyete hazırlık yani devlete gidilmeli, sonrasında medeniyet de şiir de siz istemezseniz de oluşur.

Cumhuriyetlerle şiir arasında sıkı bir bağ yok mu?

Aslında Cumhuriyetle şiir arasındaki bağ yok demek istemem. Ama zayıf, ne olduğu tam anlaşılmayan eprimiş bir bağ bulunur ikisi arasında. Bu bağ şiir açısından rencide edici fakat Cumhuriyet açısından yüce bir bağdır. Gerçek şiir, devlet fikrine yakındır. Fuzuli bir devlet şiiri yazmıştır ve kalıcı olmuştur. Hakeza Ezra Pound. Büyük şiir, bir devlet yazın türüdür. Yoksa pastoral kalmaya mahkumsunuzdur. Mesela Şairlerin pastoral dilden kaçınmalarını sağlamak için şu dikkati paylaşmak zorunda hissediyorum kendimi. Yunan şiirinde Yannis Ritsoslar ve Kavafisler falan vardırlar ve bunlar oldukça pastoral şiir ürettiler. Pastorallık, Yunan şiirinin yakın tarihine damgasını vurmuştur. Şu an, Yunanistan iflas etmiş durumdadır. Hakeza, Suriyeli şair Adonis. Hem paganist hem duyarsız bir şairdir. Son yıllarda olan bitene karşı bir dize yazmamıştır.
     Sonuçta, şiirin ve kavramların Cumhuriyetle birlikte hayatı elinden kaçırdığına inanıyorum. Bunlar başka bir başka yakada hayat bir başka yakadadır, diyorum.

Siz biraz da şiir ve medeniyet konusunda biraz Doğucu düşündüğünüzü sanıyorum.

Evet, Doğulu gibi düşünüyorum. Çünkü ben hakikaten Doğuluyum. Geçmişim de Doğulu. Batı, Batı olmaya çalışırken; Doğu niye Doğu olmasın. Ayrıca, bizim ülkemizde yıllardır kafa kurcalayan bir Doğu- Batı sentezi meselesi var. Bu sentez, niçin bir  Doğulu olarak yapılmasın ki. Batılıların, Doğu- Batı sentezini yaparken bir Doğulu gibi davrandıklarını düşünmüyorum.  Cemil Meriç’i okuduğumda fark ettiğim en büyük şey şuydu. Ne Doğulu ne Batılı olarak Doğu ve Batı sentezi yapmaya yatkın en büyük kişilik Cemil Meriç’tir. Şu anki Doğu- Batı sentezcileri birer Cemil Meriç taklitleridir. Cemil Meriç’te dikkatimi çeken ilk şey ‘ Cemil Meriç’in Kur’an ı referans olarak almaması ve Doğu ve Batı arasında gel gitler yaşamasıdır. Sentez değil de büyük zıtlıklar oluşmuş Cemil Meriç’in dünyasında. Onda sentez eşittir zıtlıktır. Yani araftır.

Aynı meseleden yola çıkarak, şiir, medeniyet ve toplumculuk konusunda ne dersiniz? Bir yazınızda şiirimizin kendi toplumculuğunu ıskaladığını yazmıştınız?

Son çağda, İslami birikimlerle beslenmekte zorlanmıştır şiirimiz hem de toplumsallığa bakış açımız. Böyle bir ıskalamanın olması da doğaldır. Son yüzyılın idealizmleri olsun, oluşumları olsun Bergson felsefesi ile maluller. Sadece sezgilere dayanan bir bakış açısını yıllarca konuştuk, okuduk ve hala aynı şeyler dosya konusu yapılıp  önümüze getiriliyor.  Medeniyet algımızı bu şekilde zehirlenmiştir oysa. Medeniyet derken fantastik bir dünya kast ediliyor artık neredeyse. Büyük bir medeniyet havuzu Bergson’a havale edilebilir mi?  Edilemez elbette. M. Cioren’e kulak verelim bir de ‘Bergson, dünya ve hayat trajedisinden uzaktır.’ Bu örnek, şiirimizde toplumculuk niye sırıtır, bunu bize duyumsatmaya yeter aslında.

Şiirinizde bol miktarda Mehmet ismi geçiyor, söylediklerinizle ne gibi bir bağlantısı olabilir Mehmet’in?

Sen, ben, o… halis niyetle düşünen, iyi olan herkestir yani Mehmet. Mümin, Fedakarlık yapabilen, namuslu yaşayan, inancı ve tüm kardeşleri için sıcak ve güvenli bir barınak olabilen herkes. Çağımızın kahramanıdır aynı zamanda.  Mehmet, bir dünya klasiğidir. Onun devleti de bir dünya klasiği olmalıdır. Mehmet ismi beylikler üstü bir isimdir.
     Ek olarak diyebilirim ki, Allah sadece bir partili değildir, Allah ancak Nurcu değildir, Nakşibendi değildir…sırf Hanefi Mezhebinden, Şafi… Mezhebinden değildir. Allah bunların içinden doğru bir şekilde davrananları, inananları sever. Ama hepsini sever. Bunlardan olmayan inançlı müminleri de sever. Bu ve benzeri oluşumlar doğrudur, olması gereken şeylerdir; ama bu ve benzeri kütlelerin hiçbiri Allah’ı tek başına parselleyemeyecek, dışarıdakilere farklı gözle bakamayacaktır. Böyle bir hakları yok. Mehmet; bu kardeşlerimin tümü ve bunların dışındakiler de demektir. Müslümanların hepsidir.

Şiiriniz bundan sonraki yolculuğu için ne düşünebiliriz?

İşine gücüne bakacaktır sanıyorum. Gerisi de teknik mesele.

Bu kısa söyleşi için teşekkür ederim.

Ben de sağolun, derim.







Yorum Gönder

0 Yorumlar