MÜNAFIKLARIN
SON KALESİ: İNTERNET
İnternet hayli karanlık ve kişilikten uzak bir
ortam. Ekranın ardına saklanmak bir yana ‘nick’ denilen ne idiğü belirsizlik
post-modern kahramanlar yaratıyor. Her yerde olma arzusu her şeye şekil verme
gayreti “hiç”likle ironik bir hâl alıyor. Bunlardan biri –belki de diğerleriyle
aynı kişi, kısacası hiç olmayanlar, internetten p*ç doğanlar- yine ortaya
çıkmış; bir sitede salyalarını dökmüş. Bilinen tanımıyla p*ç babası belli
olmayandır, bunlar daha ötesi, kendileri belli değil.
Zafer Acar’ın iki yıldır Dil ve Edebiyat Derneği
bünyesinde şiir yıllığı hazırladığını biliyoruz. Türlü emeklerle, ortaya
konulan dosyalarla (söyleşi, soruşturma, eleştiri) yıllık tarihinde pek
görmediğimiz bir yek’un meydana getiriyor Acar. Bu yıl 600 sayfayı aşan bir
ansiklopedi-yıllıkla buluştuk. Geçen yıl ustalardan Hilmi Yavuz’un doldurduğu
söyleşi bölümünü bu yıl bir diğer usta Cahit Koytak’la yaptığı söyleşiyle okura
sundu. Cahit Koytak’ın edebiyat tarihinde belki de ilk ve kapsamlı söyleşisi
oldu bu. Yani ortada birilerinin yaptığı gibi indeks’çilik yok, seçmecilik yok,
hizipçilik yok: emek var. Ama bu ne idüğü belirsizler niteliği, edebiyat adına
verim ortaya koymayı hazmedemiyorlar. Edebiyat dışı ve aslı astarı olmayan
meselelerle karalama kampanyası başlatma niyetindeler. Kibri ve kompleksli
olmayı aynı bünyeye kusabiliyorlar, ustaları saymayı onların ardına saklanmak
addedebiliyorlar, edebiyatın sanata içkin olduğunu ise hiç mi hiç bilmiyorlar. Bu
yıllık çalışmasında Aykut Nasip Kelebek’le ben de bulunmaktayım. Güya bizi İstiklâl’de
gezmekle suçluyorlar, Beyoğlu’nda doğmuş, ailesi ikame eden biz gençler
evlerimizi daha Müslüman görünmek adına Fatih’e mi taşıyalım. Beyoğlu’nu tamamen
gayrimüslimlere mi bırakalım. Zafer Acar da Beyoğlu’nda bir okulda beş yıl
öğretmenlik yaptı. Şu anda da Beyoğlu’na yakın bir yerde öğretmenlik yapmakta,
öğretmenliği mi bıraksın. Ya da daha Müslüman görünme adına tayinini Eyüp’e mi
aldırsın? Peki, Beyoğlu’ndaki gençlerin Müslüman öğretmenlere hiç mi
ihtiyaçları yok. Bu taraftan hiç baktılar mı? Beyoğlu’nda duyarlı 30-40
öğretmen olsaydı Gezi Parkı bu denli şiddetli olur muydu?
Bizi eleştirenler önce kendi adlarıyla ortaya çıkma cesareti
göstersinler. Sonra bizden daha nitelikli ve bizim örnek alabileceğimiz eserler
ortaya koysunlar, o zaman eyvallah deriz. Şu halleriyle bu kişiler münafık
durumundalar, fitne çıkarma gayretindeler, insanları zan altında bırakmaktalar.
Şu ayeti onlara hatırlatalım: “Fitne adam öldürmekten kötüdür.” (Bakara, 191)
Abdullah
İlhan
0 Yorumlar