ROMA DEĞİL BURASI:
ASLA BRÜTÜSÜN YANINDA YER ALMAZ MÜSLÜMAN HALK
Bu yazının başına yarın otursam daha iyi olacaktı aslında, gerilim dolu bu seçim süreci herkes gibi beni de yordu, ama yazma arzusunu ertelemek duygu ve fikrin canlılığını azaltıyor.
Genel
seçimlerden daha şedit bir yerel seçim yaşadık, parti liderleri meydanlarda, tv
ve muhtelif mecralarda konuştu. Konuşmaktan çok, muhalefet partileri, iktidara
hakaret soslu iddialarla saldırdı, adeta sözler yumruk oldu, meydanlar ring,
ama hayır kural yoktu, her türlü kesici silahın kullanıldığı bir arenaya
dönüştü, içten ve dıştan gladyatörler (etimolojik bakımdan inceleyelim: gladyo-terörler)
birleşti ve tek başına mücadele veren Tayyip Erdoğan’ı alt etmeye çalıştı,
ayakta kalan yine halkın duası (somut karşılığı oy) ve hakkın iradesiyle Tayyip
Erdoğan oldu. Öte yandan Brütüs’ün hançer yarası, öldürücü olmadı, yaradan
beslenmek isteyen ruhları muhalif mikroplar ilaçlandı, iktidarın bünyesi sanıldığından
daha sağlamdı çünkü.
Bu
Brütüs de kim oluyor, diye sormayacaksınız herhalde. Yine de her ihtimale karşın benzetmemizi tam adresine
gönderelim: Gülen cemaati, hâlâ örgütü demek istemiyorum, tabanı seviyoruz, savaş
davulları çalıyor, uyanıp saf değiştirmeliler artık, vatan için, millet için,
din için.
Ayrıca
Gülen cemaati, öyle sanıldığı gibi sevilmiyor, çünkü kendi dışında kalan
Müslümanları gerçek Müslüman olarak görmüyor, bir nevi biat istiyor, işte
gördük, iktidar dışı kalan Gülen cemaati, Ak Partiye daha fazla oy kazandırdı.
Kafirler,
karanlıktır ve zaten birbirlerine güvenmez, kardeş gözüyle bakmaz,
temkinlidirler hep, iki yüzlülük bile sökmez orada. Biz öyle değiliz işte, Müslüman'sak
birbirimize de iman etmek zorundayız. Bu yüzden fitne daha çok, Müslümanlar
arasında çıkıyor. Öte yandan, münafıkları teşhir etmek ise kolay değil. Her şeyiyle
sizin gibi, hatta sizden daha sizin gibi, siz onun gibi gösterişli namaz
kılamazsınız, oruç tutamaz, vaiz olamaz, ağlayamazsınız. Güçlenen Müslümanlar
içerisine münafıklar her dönemde sızmıştır. Medine’de tek tükken münafıklar
asıl Mekke’nin fethinden sonra artmıştır. Peygamberimizi büyük bir hüzne gark
eden, eşi Hz. Aişe’nin iffetine yönelik dedikoduları, iftiraları hatırlarsınız, bu
mevzu, tarihe “İfk Olayı” diye geçmiştir. Münafıklarla baş etmekte zorlanan peygamberimizin
ve bu günkü konjonktürde hepimizin yardımına ayetler koşmuştur: “O İftirayı
çıkaranlar, içinizden küçük bir gruptur. Siz o iftirayı kendi hakkınızda fena
bir şey sanmayın, bilakis o sizin için hayırlıdır. O iftiracılara gelince,
onlardan her birinin, kazandığı günah nispetinde cezası vardır. Bu yaygaranın
elebaşılığını yapan şahsa ise cezanın en büyüğü verilecektir. / Siz ey
müminler, bu dedikoduyu daha işitir işitmez, mümin erkekler ve mümin kadınlar
olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip: ‘Hâşa, bu besbelli bir iftiradan
başka bir şey değildir!’ demeniz gerekmez miydi? / O iftiracılar dört şahit
getirselerdi ya! Şahitlerini getirmediklerine göre, onlar Allah katında yalancıların
ta kendileri olarak tescil edileceklerdir. / Hem dünyada, hem de ahrette,
Allah’ın lütuf ve merhameti sizinle olmasaydı, daldığınız bu yaygaradan dolayı
mutlaka başınıza müthiş bir ceza gelirdi. / O sırada siz o iftirayı dilden
dile birbirinize aktarıyor, işin aslına dair hiç bilginiz olmayan sözleri
ağızlarınızda geveleyip duruyordunuz ve bunu basit, önemsiz bir şey
sanıyordunuz. Halbuki o, Allah’ın nazarında pek büyük bir vebaldi!” (Nur, 11-15).
Bizler, bu ayetlerden baktık
meselelere, bu yüzden yanılmadık. Hukuk işlemeli, gerçek adalet iş başına gelmeli.
Ak Parti için, asıl büyük mücadele şimdi başlıyor, hayırlı olsun. Fragmanları izledik, şimdi filmi bekliyoruz, COMİNG SOON.
Ak Parti için, asıl büyük mücadele şimdi başlıyor, hayırlı olsun. Fragmanları izledik, şimdi filmi bekliyoruz, COMİNG SOON.
Zafer Acar
0 Yorumlar