Değinmeler

MÜHÜR

“Mühür”ün 71. sayısı şiir dolu. Bu sayıda daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış Can Yücel’e ait iki ve Yücel’in Tuğrul Tanyol ile birlikte yazdığı bir şiir var. Fatih Akaç, Taner Cindoruk, Hüseyin Kalyan, Ahmet Şefik Vefa, daha on yedi yaşında olan Nilgün Emre… “Mühür”ün bu sayısındaki şairlerden sadece birkaçı. Ali Kılıç’ın “Otobiyografik Bir Eşkıya Harbi” adlı şiiri ise dergide öne çıkıyor. Kaybederek bilenen gençlerin sosyolojik bir aynası olarak okuyabileceğimiz “Otobiyografik Bir Eşkıya Harbi”; isyanın başlangıcını, sebeplerini, hayal kırıklıklarını… lirik bir dil tercihiyle form ve içerik çatışmasına başarılı bir şekilde dönüştürülebilmiş başarılı bir şiir.


İTİBAR

“İtibar”ın Temmuz sayısı 15 Temmuz üzre bir temayla çıkmış. Son bir yıldır çok sayıda 15 Temmuz konulu şiir okuduk. Birçok kurum 15 Temmuz konulu şiirlerden oluşan derlemeler hazırladı. İbrahim Tenekeci de bu sayıda yayımladığı şiiriyle 15 Temmuz şairlerinden artık. Tenekeci şiirini bilenleri meraklandıran bir mesele elbet bu. Bu şiir çok ilgi görmüş olacak ki 15 Temmuz anma etkinlikleri kapsamında İbrahim Sadri’nin seslendirmesiyle klipleştirilip Cumhurbaşkanlığı kanallarınca dolaşıma girdi. Tenekeci’nin “Ölmüşsün Ama Değilsin Üzgün” şiiri için bir şey söyleyecek olsam sözü Turgut Uyar’a bırakırım. Uyar, Necati Cumalı için şöyle der: “Savaş bile şiirlerine bir sorun olarak değil, ancak bir olay, bir takım duygulara, duygulanmalara çok elverişli bir olay olarak girebilmiştir.”

OT

Popüler dergilerden devam edelim. Temmuz sayısında Pir Sultan Abdal’ı kapağına taşıyan “Ot”ta Ömer Erdem’in, Sezai Karakoç’un yanında çalışırken Cemal Süreya ile tanışmasını anlatan anı yazısıyla karşılaşıyorum. Kendi şiirinin, Türk şiirinin bugünkü görüntüsü olduğuna inanan Ömer Erdem –bir röportajında böyle demişti- kendi entelektüel birikiminin yanından geçmeyen ve samimiyetten (itiraf) çok uzak olan bu anısını okurla paylaşmak istemiş deyip geçiyorum.

İZDİHAM 

Bireysel gayretlerle çıkan “İzdiham”ın 29. sayısını, Sinop’un on bin küsur nüfuslu Gerze ilçesinde, öyle gazete bayiinde, kitapçıda falan değil bir bakkalda gördüm. İstanbul’a döndüğümde ise daha yeni sayı için ayın başına birkaç gün olmasına rağmen uğradığım ilk bayide İzdiham’ın 30. sayısı ile karşılaştım. “İzdiham” bazı edebiyat dergileri için mesele haline gelen zamanında çıkma işini aşmış ve dağıtım konusunda da başarılı bir performans sergilemiş. Dağıtım demişken, keyifle takip ettiğim, kurumsal bir dergi olan “Cins”i kültür başkenti diye bilinen İstanbul’da uğradığım kitabevleri, gazete bayileri ve büfelerin neredeyse hiçbirinde bulamadığımı belirtmeliyim. Dönelim “İzdiham”a. 29. sayı Mustafa Kutlu’nun öykü ile düz-yazı arasında gidip gelen hikmet dolu bir anlatısıyla açılıyor. İlerleyen sayfalarda Gökhan Özcan, Ali Ayçil ve Güray Süngü’nün dergiyi popüler bir dergiden edebiyat dergisine taşıdıkları kıymetli çalışmaları var. “İzdiham”, az sayıda şiire yer veriyor. Bu şiirlerden biri Kazım Güler’in “Sancı”sı. Anlatıcının takındığı çocuksu hayret duygusu şiirin “tek bir retorik oluk” içerisinde akmasını engellemiş. Şiir kişisinin kaçış planları doğrultusunda modern göstergelerden uzak duran şair, dilin “hayal edilemez olanı kavramsallaştırmasının gerilimi” altında ezileceğini fark edip şiirin sonunda dil-bilgisel olarak daha tutarlı bir mısra ile anlam yaratmak yerine “anlamadım” ifadesiyle şiiri ses tonu, hız, ses perdesi bakımından yukarı çekerek anlam yerine anlamlar yaratmayı başarmış. Kıymetli bir şiir.

HÜRMETEN 

Serap Aslı’yı Araklı’da okudum. “‘Liman’ şiirimden doğdu tüm şiirlerim” diyor Serap Aslı. O zaman yolum Trabzon’dan da geçecekse mutlaka çantamda olmalıydı “Hürmeten”. Sadece bu seyahatimde mi son yıllarda ne zaman yola çıksam sırtımda taşıyorum onu. Kitabın ilk sayfasına bir harita bile çizmişim. Kitabın ikinci şiirinin başlığında dediği gibi: belki de “Aş- kın Karşılığı(dır) Yollar”. “Hürmeten” 2013 yılında “Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü”nü aldı. Gerçi o kadar çok ki bu ödüller. “Sol”un böyle bir geleneği var. Enver Ercan sosyal medyadan duyurur sıklıkla. Önemsiz meseleler… Kitabı kendisiyle açıp kendisiyle kapayan Serap Aslı okuduğu, sevdiği şairlerin isimlerini sıklıkla anıyor. Kullandığı isimleri sembol olarak kullanıyor ya da açık veya kapalı metinler arasılıklarla usta şairlere selam veriyor ve bu konuda oldukça bonkör davranıyor. Serap Aslı bazan sadece isimleri sıralayarak çağrışımlar oluştururken bazan da “Barış Balkonu” adlı şiirinde olduğu gibi şairlerin mısralarını kendi zekâ ve oyun dünyasında kurgulayarak dönüştürmeye çalışıyor. “Hürmeten” hakkında Zafer Acar’ın hazırladığı 2013 Dil ve Edebiyat Dergisi Şiir Yıllığında Abdullah İlhan’ın önemli bir değerlendirme yazısı var.

Selim Sina Berk

Yorum Gönder

0 Yorumlar