Bazı olayları
nasıl adlandırmamız gerektiği, bazen bir soru işaretine dönüşür: Komik mi desek
trajik mi yoksa dram mı desek arada kalırız. Arif Ay’ın hazırladığı “Edebiyat
Ortamı Şiir Yıllığı”na şöyle bir göz attıktan sonra yaşadığım kararsızlık
budur. Ay’ın, “Dil ve Edebiyat” hakkındaki güya 2017 şiir değerlendirmeleri;
şiirden anlamazlıktan daha öte bir şeye işaret ediyor: Art niyete. “Dil ve
Edebiyat”, bugün nitelikli şiirin en üst seviyede birkaç adresinden biri
durumunda; sadece ustalara değil aynı zamanda genç ustalara da sonuna dek yer açıyor,
şiirin yanı sıra yayımladığı şiir eleştirileriyle edebiyatımızın ufkunu
genişletiyor. Arif Ay, derginin şiirde koyduğu çıtayı görmezlikten geldiği gibi
bir de son derece yakışıksız ifadelerle dergiyi itibarsızlaştırmaya çalışmış;
oysa bu durumda itibarsızlaşan kendisi oluyor, ava giderken avlanıyor yani. “Dil
ve Edebiyat”tan nitelikli bulduğu birkaç ismi saymış ama derginin özellikle de
çekirdek kadrosundan birçok ismi kasten anmamış, “Dil ve Edebiyat”ın usta ve genç
usta şairlerinden de şiir almamış yıllığına; hatta mısra bile almayarak bir
derdi -nedir derdi biliyoruz tabii- olduğunu şüpheye yer bırakmayacak biçimde
ortaya koymuş. Yıllığa, şahsım dahil, yıllık içerisinde övülen Furkan Çalışkan,
Vural Kaya gibi şairlerden şiir alınmamış. 35’indeki Furkan Çalışkan ve
43’ündeki Vural Kaya için “umut vaat ediyor” şeklinde 16-17 yaşındaki gençler
için söylenen türden yüreklendirici (!) ifadeler kullanmış. 10 yıldır, 20
yıldır edebiyat ortamında ciddi emeklerle var olan şairler bunlar; yeni mi
tanımış acaba bay Arif Ay?
“Dil ve Edebiyat”ın, dergide 2017’de
yazmaya devam eden yahut başlayan, bazısı artık edebiyat tarihimize geçmiş
birçok şairi var; anmama bile gerek yok ya: Başta derginin yayın yönetmeni
Zafer Acar olmak üzere, Yeprem Türk, Abdullah İlhan, Selim Sina Berk, Volkan
Arslan, Turgay Demirel, Mehmet Ali Genç… İsimler çoğaltılabilir. Aslında benim
bunları söylememe gerek bile yok. Arif Ay, Hüseyin Akın’ın “Dil ve Edebiyat”
ile ilgili aynı yıllıktaki değerlendirmelerini okusa yeterli cevabı almış
olurdu. Bakın ne diyor Hüseyin Akın: “2017 yılında 108. sayısını geride bırakan
“Dil ve Edebiyat” dergisi Özcan Ünlü ve Zafer Acar’ın yönetiminde yeni bir
solukla yoluna devam etti. Bu yenilik derginin daha bir gençleşmesini,
dinçleşmesini sağladı diyebiliriz. böylelikle kendi ekseni etrafında dönmek
yerine etrafına dikkat kesilen bir çeşitlilik de kazanmış oldu dergi. Arzumuz,
‘Dil ve Edebiyat’ın şiir eksenli bir dergi olması. Zira dilin en başat biçimde kendini
hissettirdiği alan şiirdir. Edebiyatın da dilin de odak noktasında şiir vardır.
Aykut Nasip Kelebek, Yeprem Türk, Zafer Acar şiirlerini okuyabilmek için çok
iyi bir imkân aynı zamanda Dil ve Edebiyat. Ayrıca genç edebiyatın nabzını
tutmak için Dil ve Edebiyat dergisi bünyesinde şiir ve öykü kitapları yayını
yapmak için vakit hiç de geç sayılmaz.” Görüyorsunuz değil mi; Hüseyin Akın,
dergi bir de yayınevi kurarak yayımladığı nitelikli şiirlerin kitaplaşmasına da
ön ayak olmalı diyor. Akın’ın bu yazısından önce, derginin yayın yönetmeni
Zafer Acar, sözü geçen dosyaların editörlüğünü yapmıştı ve çoğu ilk kitap olan bu
eserler okurla buluşmuştu da. Bazen, bazı insanların durumuna düşmemek için dua
ederim; Allah kimseyi Arif Ay’ın kendi yıllığı üzerinden düştüğü duruma düşürmesin.
Bu arada Arif Ay’ın bariz
çelişkileri de var. “Dil ve Edebiyat” bahsinde “Derginin 2017 sayılarında bir
iki şiirin dışında zayıf şiirlere yer verilmesi de tespitimizi doğrular
nitelikte. Mustafa Özçelik’ten, Hasan Akay’dan, Aykut Nasip Kelebek’ten,
Abdurrahman Adıyan’dan, Özcan Ünlü’den, Nurettin Durman’dan okuduğumuz şiirler
ile teselli buluyoruz.” diyor. Şimdi bu nasıl bir matematik? Dergide nitelikli
sadece bir iki nitelikli şiir okuduğunu söylüyor ancak sonraki dergiden tam altı
şaire övgü diziyor. Bunu nasıl okumalı? Çelişkiler yığını, kaos… Arif Ay’ın
Varlık’ta yayımlanan şiirler hakkındaki övgüsü ise evlere şenlik, şiirimizin
son dönemde gelişimine esaslı bir katkısı olmayan Varlık’ı öve öve bitirememiş
Arif Ay. İtibar’a ise bol bol akıl vermiş.
Mesele Arif Ay değil,
öyle olsa sorun yok, kapat yıllığı geç. Mesele, edebiyat ortamımıza çöreklenmiş
kötülük. İyi biliyorum, birçok genç, uzaktan hayranlıkla seyrettiği şair-yazarlarla
biraz yakından tanıştığında derin bir hayal kırıklığına uğruyor, onu bir daha
toparlamak da pek mümkün olmuyor. Bugün birçok dergiyi, sayfalarında satır
satır örülmüş hainlikten iğrendiğim için açmıyorum bile. Sosyal medya ise tam
bir kabus; sahtekarlığın, jurnalciliğin, riyanın, boş lafın bini bir para. Arif
Ay’ın hazırladığı “Edebiyat Ortamı” şiir yıllığı da maalesef edebiyat
ortamımızın fotoğrafıdır, geçmiş olsun.Aykut Nasip Kelebek
0 Yorumlar