AHMET HAKAN NEYE HİZMET EDİYOR?

Ahmet Hakan, mâlum, eriyen Hürriyet’in birkaç tantanalı yazarından. Elbette ülke sorunlarına çözüm önerileri getiren, kültürel çıkmazlarımızı onarmaya çalışan, siyasi tavır alışıyla halkı etkileyen bir köşe yazarı değil Ahmet Hakan; bütün popüler kültür figürleri gibi o da çok satmanın derdinde. Tespitçi, analitik bir zihni yok, zaten okunurluğunu da hafif-meşrep üslubuyla yaptığı magazinel aktarımlarına, sağa sola çaktığı laflara borçlu. Ne ki, şimdiye dek pazarlamasını iyi yaptı, İslami duyarlıklı Ak Parti’nin iktidarı döneminde, İslamcılıktan laikliğe dönüşme sürecini, kamp değiştirişinin detaylarını, eski çevresinin sözümona iç yüzünü ballandıra ballandıra anlattı, üstelik bu sıkıcı anlatısına hâlâ da devam ediyor. Bu arada yapmacıklı bir özeleştiri yapmaktan da geri kalmadı. Geçmişini, eski camiasını her fırsatta yerdi, yeni hayatının güzellemelerini yapmaktan ve şartlarını uygulamaktansa uzak durmadı. Değişim olgusunun şartı bu olmalı; dününü şiddetle gömecek, bugününü övgüyle yücelteceksin. Tarihe baktığınızda da görürsünüz, mesela bir dinin öğretilerini en katı şekilde uygulayan, ona en fazla sarılan hep yeni katılan topluluklar olmuştur. Aynı şey biz Türkler için de geçerli. Ama Ahmet Hakan olayı fazla abartmış durumda, çünkü Ak Parti’ye muhalif olacağım, onun en sert eleştirilerini yapacağım derken, kimi zaman öyle kritik noktalarda, bilerek bilmeyerek işi İslam muhalifliğine vardırıyor ki, kendisine acımamak elde değil.
            Şimdiye kadar, senelerin dinsiz gazetesi Hürriyet’te, Müslüman yazar/düşünürlerden bahis açarak gazete adına bir ilki gerçekleştirdi; evet, ama bunu, Batılı oryantalistlerin Doğu’yu ele alışları gibi yaptı: çarpıtarak, yanıltarak, asıl meseleyi geçip dikkatleri başka yöne çevirerek. Kaliteli bir köşe yazarı olsaydı Ahmet Hakan; Ak Parti’nin, Sezai Karakoç’un fikriyatından nasıl hız aldığını dile getirir, bu bağlantının kodlarını çözmeye çalışırdı. Ama o tuttu, Sezai Karakoç’un şairliğini Monna Rosa’ya, takdire şayan hayat anlayışını sıradan gençlik duygulanımlarına hapsetmeye kalktı. Ne kalır buradan? Hiç kalır sadece. Dahası, geçtiğimiz yıllarda yazdığı bir yazıda, sanki Necip Fazıl’ı, Sezai Karakoç’u, Rasim Özdenören’i çok iyi anlamış, onların büyük külliyatlarının hakkını vermiş gibi; niçin artık İslami camiadan onlar gibi büyük yazarlar çıkmıyor, gibi bir laf etti. İki anlamı var bu lafın:  Bir, İslami düşünce öldü demeye getiriyor; iki, günümüzün yeni Müslüman şair-yazarlarını perdelemeye çalışıyor. Yoksa edebiyatımızın yeni hamlelerinden ne kadar haberdar ki Ahmet Hakan?
            Necip Fazıl kompleksi de cabası. İktidara çatmak için Necip Fazıl’la Yahya Kemal’i bile birbirine kırdırmaya kalktı (23 Temmuz 2012); iktidarın kendisince yüzeyselliğini, kabalığını, tutup Necip Fazıl severliği/okurluğuyla ilişkilendirdi. Üstadın “Çile”sini okumamış Bay Ahmet Hakan, okusa asırlara meydan okuyacak bir derinliğin, inceliğin coşkusunu yaşardı elbette, kısmet diyelim.  Ama Necip Fazıl’ın tiyatro oyunlarıyla Nazım Hikmet’inkileri karşılaştırdığı bir denemecik yazdı ki (22 Eylül 2012), Necip Fazıl’ın tiyatrolarına, 60/70’li yılların komünistleri bile böyle yaklaşamamışlardır. Evet oyunlarını sahnelememiş, gündeme getirmemişler, ama hakkını teslim etmişlerdir. Üstad, kendisine Muhsin Ertuğrul’un şöyle dediğini aktarıyor: “Sen ve Sheakspeare’den başkasının oyunlarını oynamayacağım.” Ahmet Hakan ne diyor peki, sırf seküler çevreleri memnun etmek adına: “”Necip Fazıl da, Nazım Hikmet de kötü oyun yazarlarıdır.” Nazım Hikmet’in piyeslerini okumadım, okuma ihtiyacı da duymadım; zaten oyunlarının kalitesine güvenseler, Marksistler durmadan gözümüze sokup durur, ne yapar eder bize okuturlardı. Fakat Necip Fazıl’ın oyunları? “Bir Adam Yaratmak”, “Para”, “Ahşap Konak” ve “Reis Bey”; bu oyunları hangi kafa karalayabilir? Bu oyunlar kötüyse iyi oyun denilen şey nedir? Aslında tartışmaya bile gerek yok, kaldı ki Ahmet Hakan’ın kendisi de bu yorumuna güvenmiyordur, he güveniyorsa, o zaman nitelikten anlamıyor demektir.                   
            İşte, özet olarak Ahmet Hakan.                         
      
            Aykut Nasip Kelebek

           
          



Yorum Gönder

1 Yorumlar