ÜSLUPSUZLUK YA DA BUKALEMUN ŞAİR
Karayazı dergisinin 20. sayısını karıştırırken yıllardır bizim sandığım Mustafa Burak Sezer’in şiirine rastladım, bizden bir arkadaşın şiirini karşı cenahın mecralarında görünce üzülürüm, bu defa üzülmedim, öfkelendim ve bu yazıyı kaleme aldım. Mustafa Burak’ı başta Yedi İklim olmak üzere Dergah vb. camiamızın önemli dergilerinde tanımıştım –tanıyamamışım da denilebilir-, o temiz şiirlerin şairiydi. Oysa öyle değilmiş, bizim dergilerde argo kullanmayan Mustafa Burak, soluğu solcu dergilerde almış; ama kendi olmayı başaramamış. Birkaç defa daha rastlamıştım onun bu denli olmasa da yoldan çıkan şiirlerine, keşke o gün bir eleştiri yöneltseydim. Belki bugün o, böyle bir şiir yazmazdı. Edebiyat ortamında büyük bir eleştiri açığı var, sözü gerçekten doğru.
“haydar abi”, adlı şiirine ancak derginin son sayfalarında yer bulabilen Mustafa Burak, şiirin adından da anlaşılacağı üzere “haydar abi”ye sesleniyor. Peki, kimdir bu kadar samimi ağızla konuştuğu haydar abi. Bahsi geçen metin şiir olduğu için akla ilk başta Haydar Ergülen geliyor. Şairin niyeti başka da olsa okurun zihninde çakacak anlam-ilki budur. Zihnimizi zorlarsak akla başka isimler de gelir. Mustafa Burak’ın, kimseyi böylesi bir şiirin çağrışım alanına çekmeye hakkı yok. Onun sinkaflı mısralarını alıntılayıp da yazımı kirletmek istemem; meraklıları varsa Karayazı’dan okuyabilir. Çünkü ilginç bir şekilde, azımsanmayacak kadar bu tarz şiire tapan okuyucu var. küçük İskender’den biliyoruz bunu. Çokluk iyi bir şey değil elbette.
Mustafa Burak’ın tez zamanda, bizim bildiğimiz ve sevdiğimiz kendi öz şiiriyle karşımıza çıkmasını ümit ediyoruz. Kendine gel, ismine dön Mustafa.
Tetikçi
0 Yorumlar