TÜRK ŞİİR VE
SİYASETİNİ EUROSPORT’TAN TAKİP ETMEK!
“Edebiyat
Ortamı”nın yeni sayısında (2013, Ocak-Şubat), Hasan Hüseyin Çağıran, oldukça
itici bir üslupla, şairlerimizin Türk şiirine yaklaşımını ve kamu karşısındaki
tavrını eleştiriyor; onun vahim yanılgılar içeren yaklaşımlarını değerlendirelim:
“Şiirin, Türkiye’nin ana unsuru olduğu hususu ne hikmetse hep şairler
tarafından dile getiriliyor.” Bir defa, şiirin ülkemizin ana, yegâne, biricik
unsuru olduğunu iddia eden yok; bizler de dâhil, şiirin kültür ve
medeniyetimizin yapı taşlarından/ana unsurlarından olduğunu savunanlar var.
Kaldı ki yalnızca şairler değil, farklı ideoloji ve kuşaklardan bütün hakikatli
entelektüeller, bu kanaati paylaşmaktadır. Hem, bu yalnızca şairlerin tezi olsa
bile ne çıkar? Doğru, doğrudur! Fuzulisiz, Bakisiz, Yahya Kemalsiz, Necip
Fazılsız, Nazım Hikmetsiz bir Türkiye resmi çizilebilir mi? İmkânsız bir şey
bu. “Eğer şiir bu toprakların ana unsuruysa, bunun bu topraklarda yaşayanlarca
dile getirilmesi daha doğru olmaz mı?” diye soruyor Çağıran, ülkemiz üzerine
düşünmüş olanlar, şiirin bizim için kıymetini teslim etmektedir.
Çağıran’dan alıntılara devam edelim:
“Bugün kaç şair ülke meselelerine ilişkin çıkıp adam akıllı fikir beyan
ediyor?” Çağıran, ülke siyasetini Eurosport’tan mı takip ediyor acaba! “Ülke
meseleleri” üzerine fikir beyan eden o kadar çok şairimiz var ki. Sezai
Karakoç, siyasi gelişmeler etrafında sıklıkla bildiriler yayımlıyor ve her
cumartesi akşamı “Diriliş Partisi”nde konuşma yapıyor… Hilmi Yavuz, Zaman
Gazetesi’nde periyodik köşe yazısı yazıyor… Siyaseten katılmamamızla birlikte
gene Özdemir İnce –öfke kusarak olsa da- ve Ataol Behramoğlu köşe yazısı
yazıyor; İsmet Özel ülke gündemine her halükârda müdahil oluyor… Bu örneklerin
sonu gelmez!
“Şairlerdeki kelâmi, usûli temelsizliği
dile getirenlere karşı da ateş püskürülüp çocuksu bir savunmayla ama Mehmet
Akif, ama Karakoç, ama Özel diye isimler sıralanıyor. Hemen belirtelim. Mehmet
Akif bu tartışmalarda hep yanlış bir yerde konumlandırılıyor. Akif’te klasik
şair tiplemesindeki arızaların zerresini, ben görmedim. Akif’in düşüncesi bir
şairden çok, ilim sahibi bir şaire
ait olarak varlığını hissettirir.” Burada Mehmet Akif’i dışta tutmak suretiyle
Sezai Karakoç ve İsmet Özel’in kelâmi, usûli temelsizlikler taşıdığını iddia
ediyor sanırım; İsmet Özel düşüncesini savunamam, fakat Sezai Karakoç hususunda
fikri buysa, Çağıran, hezeyanda bulunmuş olur. Öte yandan, biz klasik şair tiplemesindeki
arızaları, bu arızaların kim tarafından, ne zaman teşhis edildiğini bilmiyoruz.
Çağıran, Mehmet Akif, Sezai Karakoç ve İsmet Özel’i andıktan sonra, Mehmet
Akif’i “arıza”lı değil diye dışta tutarak diğer iki şairi “arıza”lı mı ilan
ediyor acaba? Çağıran’ın bu muğlâk ve savsak metninin, mutlak surette izaha
ihtiyacı var bizce.
Aykut Nasip Kelebek
Tetikçi’nin Notu:
Sezai Karakoç’un, bu milletin büyük
şairi olduğunu bilmeyenimiz yok, İsmet Özel’inse kendini büyük şiir
geleneğimizin dışında tutmak için Batılı yazarlardan ne denli el aldığının farkındayız.
İki ayrı dünya ve ahretin şairlerini yan yana koymaktan vazgeçelim.
0 Yorumlar