BEŞİR AYVAZOĞLU ÇALDI!
yasakmeyve’nin kapak klişesiyle Hilmi Yavuz’a ait
yasak meyvesi Söz’ün sunulmadıydı
ateşin ve yitişin adı konulmadıydı
dilin süslü yılanıydı hep gördüğümüz
mısraları
arasında bir yakınlık bulmuşumdur hep. Bilmiyorum, belki de bu benzerlikler, sadece
bir tesadüfün sonucudur. Lakin ilmi Yavuz’un 1987’de ilk basımı yapılan Zaman
Şiirleri’nde geçmekte bu mısralar. Metinler-arasılık üzerinden yaklaşırsak
meseleye, sanat alanındaki benzerliklerde, tesadüfe yer yoktur, çizgisellik önemlidir.
Ki verdiğimiz örneklerin biri Amerikan edebiyatından, diğeri de Hindistan
edebiyatından değil; Türk edebiyatının hatta aynı (sol) kesiminden. Bir de
etkileşimin mekanı bilinç-altıdır; bilinç-düzeyindeyse ya taklittir ya çalıntı.
Bu ayrıntı gözden kaçtığı için, edebiyatımızda büyük polemikler yaşanmıştır. Dergi
ve kitap isimleri, çocuğa verilen isim kadar önemli aslında. Sanat alanındaki
eserleri isimlendirirken, diğerlerinden ayırt edici olmasına dikkat edilmeli. Binlerce
Mehmet, binlerce Fatma olabilir; ancak iki tane bile “Çile”, “Gün Doğmadan”
olamaz. Bu bağlamda, Beşir Ayvazoğlu’nun, Yahya Kemal’i anlattığı “Bozgunda
Fetih Rüyası” adlı kitabı aklıma geliyor. O, Sezai Karakoç’un
Yahya Kemal mi? Ha evet Yahya Kemal
Bozgunda bir fetih düşü
(Fecir
Devleti)
mısralarından
aşırmıştı bu adı. Değişen sadece bir kelime, o da Türkçesinin yerine
kullanılan, eş anlamlı Arapça kökenli rüya göstergesi. yasak meyve’nin yaptığı
etkilenmeye, Beşir Ayvazoğlu’nun yaptığı ise hırsızlığa girer, çünkü Beşir
Ayvazoğlu’nunki bilinç düzeyindedir. Öte yandan, Beşir Ayvazoğlu’nun Sezai
Karakoç’a sormadan, kitabına bu ismi verdiğini ilk elden biliyoruz. Sanırım,
isimden dolayı mahkemelik olmamak adına, bir kelimeyi değiştirme yoluna
girmiştir o. Şimdi, Beşir Ayvazoğlu’nun çok baskı yapan bu kitabı üzerinde,
Sezai Karakoç’un telif hakkı yok mu sizce? Biliyoruz, Üstadın umurunda değildir
bu elbette. Üstatlara saygı lütfen.
0 Yorumlar