30
YILDAN BU GÜNE DEĞİŞEN NE VAR?
YAŞAR
KAPLAN CEVAPLIYOR:
“Onların
ödüllerle allayıp pullayıp piyasaya sürdükleri yazarların çoğunun çalışmaları
bize verilsin alıp da dergimize bile koymayız: Düzeysizlikten tabii. Bakınız,
Talip Apaydın’ların, Fakir Baykurt’ların, Bekir Yıldız’ların, Orhan Kemal’lerin
ve hatta Yaşar Kemal’lerin bizdeki karşılığı Hekimoğlu İsmail’ler, Ahmet
Günbayyıldız’lar, Mehmet Niyazi Özdemir’ler, İbrahim Ulviyavuz’lar, Şule Yüksel
Hanım’lardır; garip gelmesin size bu karşılaştırma. Oysa bizim sanatçılarımız,
bu romancılarımızı ‘romancı’ diye ağızlarına bile almazlar. Niye? Biz
‘müşkülpesent’iz de ondan. Öyle, eline bir kalem geçirip de döküştürüp giden
herkes yazar sayılmıyor bizde. Yani küçümsendiğinden değil de, zor beğenirlikten
böyle oluyor. Bizdeki İslam Enstitüsü çıkışlı yazarların ‘hidayet’ romanlarına,
onlardaki Köy Enstitüsü çıkışlı yazarların ‘sosyal gerçekçi’ romanları tekabül
ediyor. Her iki roman da aynı amaçlarla ve aynı düzeyde kaleme alınıyor. Ama bu
düzeydeki bu amaçlı bir romanın bizde gördüğü muameleye bakınız, onlarda
gördüğü muameleye bakınız. Bizde tutunmak ve şöhret olmak çok zor: Haksız üne
kavuşmak mümkün olmayan bir şey hemen hemen. Solda haksız şöhret bol.” (İsmail
Fatih Ceylan “Yaşar Kaplan’la Öykü Üstüne Bir Konuşma”, Aylık Dergi, Sayı: 58-59-60,
ss. 53, 1983)
Not:
Bu metin Asım Öz’ün (7edi İklim, Şubat 2013, 275) yazısından alınmıştır.
Tetikçi
Tetikçi
0 Yorumlar