EMEL KOŞAR’IN FIRÇA DARBELERİ

Emel Koşar’ın ilk şiir kitabı “Fırça Darbesi”, Aralık 2011’de Mühür Kitaplığı’ndan çıktı. 64 sayfalık bir kitap bu. Kitabın 56. sayfasına dek her iki sayfadan biri boş. Acaba Mallarme’ye gönderme mi var diye düşünüyordum, ilerleyen sayfalarda gördüm ki, diğerlerine göre uzun sayılacak şiirler, arka sayfaya taşıyor. Doğrusu anlam veremedik buna, kitabın içinde fonksiyon sahibi olmayan bu durum, muhtemelen yayıncının (Mühür Kitaplığı) tasarrufu, pardon, israfı. Yoksa şair, kitabına niçin söylemediği şeyleri eklesin ki. Neyse biz boş sayfaları bırakıp şairin dediklerine bakalım.
       Koşar’ın şiirleri, renk-zaman temleri ile yol-düş metaforları üzerine inşa edilmiş. İmge, bu unsurların meydana getirdiği görüntüleri tablolaştırma görevi görüyor. Bu noktada değinilmesi gereken, imgeye şiir içinde derleyici toparlayıcı bir rol vermenin tehlikesi. Zira imge, şiiri kapatan değil açan bir şey. Şiirin sona yaklaştığı yerde ortaya çıkması ya da açılan bir şiir kanalının üstüne inşa edilmesi, şiirin aydınlığına kapkalın bir perde indirir, sahne ne yazık ki açılmadan kapanır. Emel Koşar, Baki Ayhan T. ile yaptığı söyleşide: “Genelinde imgeselliğin hâkim olduğu kitapta, imgeselliğin serbest bırakıldığı şiirler de yer alıyor.” cümlesini, “Kopuk” kitabı için söylemiş. “Kopuk” kitabının adını yansıtan, cümle dinamikleri kopuk, anlaşılması güç bir cümle bu. Ancak bize, Emel Koşar’ın nerde hata yaptığını göstermekte rehber olabilir. Çünkü imgenin iplerini her zaman elinde tutmalı şair, bir an bile elinden kaçırsa, şiirdeki görüntüler bulanıklaşır, anlam eylemden uzaklaşır ve kaosa dönüşür.
       Şiirlerde zaman vurgusu geçmiş düşlemiyle birleşiyor. Düşlerin zamanın kıvrımlarından aşağıya doğru süzülmesi, okurun zihin akışına da müdahale ederek tersten bir okuma getiriyor. “Akışkan”, Koşar’ın bu anlamda zamana bakışını ortaya koyan bir şiir, nesnenin zamanla birlikteliğiyle “ân akışkan” oluyor bu şiirde.
       Koşar, kitabın isminden, kapağından -bana Monet’in gün doğumu tablosunu anımsattı- başlayarak şiirlerinin dokusuna resmi sindirmeye çalışmış. Yukarda değindiğim zaman-yol-düş gibi unsurları renklendirmeye çalışarak şiirsel bir görüntüyü amaçlamış. Gövdesiz şiirleri, zaman zaman zihnimizde tablolar meydana getirse de, bunlar zamansız ve iyi işlenmemiş başka görüntülerle çarpışarak silinmeye yüz tutuyor.

      Abdullah İlhan
 

Yorum Gönder

0 Yorumlar